Okul Öncesi Dönemde Yeterli-Dengeli Beslenme Alışkanlığı Kazanmanın Önemi ve Çevresel Faktörler

Bir-altı yaş aralığındaki çocukları kapsayan ‘’okul öncesi dönemde’’ kazanılacak yeterli ve dengeli beslenme davranışı, yetişkinlikte de devam edecek birçok davranışın temelini oluşturur. Bu dönemde çocuğun yeterli ve dengeli beslenmesi kadar, bu durumu alışkanlık hâline getirmesi de çok önemlidir. Çocukluk döneminde ‘’bilinçli beslenme’’nin öneminin kavranması, yetişkinlikte karşılaşılabilecek birçok sağlık sorunlarının önlenmesinde etkindir.

Bu dönemde çocukların yeme davranışını etkileyen birçok faktör vardır. Bu faktörlerden ilki: Ailenin beslenme alışkanlıklarıdır. Öğün tüketimi düzenli olmayan ve/veya besin öğesi içermeyen besinlerin tüketildiği (abur-cubur, şekerlemeler) bir evde çocukların sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanmasını beklemek mantık dışıdır. Çünkü bu yaştaki çocuklar alışkanlıklarının büyük çoğunluğunu ‘’rol modelleri’’ olan ebeveynlerini gözlemleyerek kazanır. Bu kapsamda, çocuğuna yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırmak isteyen bir ailenin yapacağı ilk ve en önemli adım, kendi beslenme alışkanlıklarını gözden geçirmek ve gerektiğinde uzmanlar yardımıyla düzeltmek olmalıdır.

Televizyon ve medya da çocukların yeme davranışını etkilemede büyük bir paya sahiptir. Televizyondaki reklamların yarısından fazlası çocukları hedef almaktadır ve bu reklamlarda besin öğesi içermeyen birçok gıdanın renkli paketlerde sunulması, çizgi film karakterleri ile süslenmesi gibi etkenler sonucunda çocukların dikkatini çekmektedir. Bir diğer açıdan ise, televizyon ve bilgisayar gibi ortamların başında geçirilen sürenin uzaması çocukların fiziksel aktivitelerinin azalmasına neden olmakta ve metabolik hızlarında yavaşlamaya yol açmaktadır. Amerikan Pediatri Akademisi; 2 yaşın altındaki çocuklara televizyon izlemeyi önermezken, 2 yaşın üstündeki çocukların da 2 saatten fazla televizyon veya herhangi bir elektronik aletin karşısında vakit geçirmemelerini önermektedir. Aileler bu konuda çok dikkatli olmalıdır.

Çocuğun okul hayatına girmesi ile birlikte, arkadaşları ve öğretmenleri de çocuğun yeme davranışının şekillenmesinde rol almaya başlar. Çocuklar evde tüketmedikleri bir besini arkadaşlarının tükettiğini görerek o besine karşı önyargısını yenebilir. Bu durum olumsuz yönde de gerçekleşebilir. Besin seçimi yapmayan çocuklar arkadaşlarının tüketmedikleri besinleri gözleyerek bu durumun etkisiyle besin seçmeye başlayabilir. Bu durumun önlenebilmesi adına veliler ve öğretmenler dikkatli olmalı, veliler evde, öğretmenler ise okulda çocukları dikkatlice gözlemlemelidir. Çocukların besin tüketiminde ayrım yaptıklarının farkına vardıklarında, çocuklara bu besini ‘’neden tüketmediği’’ sorulabilir. Tüketmediği besine karşı önyargılarını kırmak için, çocuğa anlayabileceği şekilde besinin faydalarından bahsedebilir veya besin başlangıçta küçük miktarlarda yavaş yavaş verilip zamanla porsiyonu arttırılarak çocuğun besinin tadına alışması sağlanabilir.

Bu aşamada, öğretmenlerin rolü de atlanmamalıdır. Öğretmenlerin yemek saatlerinde çocuklar ile birlikte olması çok önemlidir. Öğün saatlerinde öğretmenlerinin farklı besinler tükettiklerini gören çocuklar bu durumun nedenini sorgulayıp, kendilerine sunulan yemeklere karşı önyargı geliştirebilir. (Örneğin, kahvaltı esnasında süt içen çocuk öğretmeninin çay içtiğini görerek çaya yönelebilir ve sütü tüketmek istemeyebilir.) Dolayısıyla, bu dönemde aile ile birlikte rol model olan öğretmenlerin de bu hususa dikkat etmesi önemlidir.

Yemek yenilen ortam ve öğün saati de çocukların yeme davranışının gelişmesinde etkili faktörlerdir. Bilgisayar - televizyon başında yemek yeme, yatak odasında – oturma odasında yemek yeme gibi yemek yenilen ortamların düzen olmaması ve çocuğun bu dönemde sürekli farklı ortamlarda yemek yemesi yetişkinliğine de yansıyacaktır ve yetişkinlik döneminde bu alışkanlığın değiştirilmesi çocukluk dönemine kıyasla çok daha zordur. Öğün saatlerinin ayarlanması, her öğünün zamanında tüketilmesi alışkanlığı da yetişkinlik dönemine yansıyan unsurlardandır. Çocukluğunda geç saatlerde veya yatmaya yakın yemek yiyen çocuklar bu duruma alışır ve yetişkinliğinde de bu davranışını sürdürür. Özellikle gece besin tüketmek, uyku arasında besin tüketmek gibi durumlar başta obezite olmak üzere birçok sağlık sorununa yol açar. Aileler çocukları ile birlikte, yemek odasında veya mutfakta (belirli bir yerde) ve öğün saatinde yemeklerini tüketmelidir.

Ailenin tutumu da bu konu başlığında incelenmesi gereken önemli bir etkendir. Otoriter aile tutumunda, ailelerin çocukların besin seçiminde çok fazla kısıtlama yapması ve çocuğa yasaklar getirmesi çocuğun ilk serbest kaldığı anda (örneğin; okula başlaması ile birlikte kantinde) kendine yasaklanan besinlere yönelmesine neden olur. Bu kapsamda, çocuğa hamburger yemeyeceksin, dondurma yemeyeceksin gibi katı kurallar koymak yerine; evde hazırlanan köfte ve ekmek ile hamburger yapmak, patates kızartması yerine fırında patates yapmak, şeker içeriği yüksek gazlı içecekleri tüketmesi yerine ayran, süt, kefir gibi besinlere yönlendirmek çocukta ‘’besinleri nasıl sağlıklı hâle getirebilirim’’ algısının gelişmesine katkıda bulunur. Aynı şekilde; hazır dondurmalardan ziyâde sağlıklı, katkı maddesi içermeyen, güvenilir satış noktalarından dondurma almak; dondurmayı ceviz, fındık, fıstık gibi sert kabuklu meyvelerle zenginleştirmek de bu algının gelişimine katkıda bulunan diğer bir durumdur. Unutmayınız ki; yasaklar her zaman ilgi çekidir.

Çocuğa her istediği besini ayırt etmeden vermek ve ‘’bir kere çocuk olacak herşeyi yesin’’ mantığı ile çocuğu şımartmak, çocuğun karakterine ve hayatına ciddi şekilde zarar vermektedir. Bu durumun sonucunda, ‘’istediği besinlere istediği an’’ ulaşamayan çocuk hırçınlaşır. Aileler bu konuda da çok dikkatli olmalıdır. ‘’Şu anda bu besini tüketmemelisin çünkü yemeğini yeni yedin’’ ‘’ Bu besin senin için zararlı çünkü boyunun uzamasına engel olur’’ gibi ‘’neden’’ içeren cümlelerle çocuğa durumu sakin bir şekilde açıklamak bu durumun önüne geçilmesinde faydalı olacaktır.

Çocuğa ödül şartı konularak, ‘’ödevini yaparsan tatlı veririm’’, ‘’televizyon izlemezsen şeker veririm’’ gibi cümleler kurmak çocuğun bu besinleri ‘’ödül’’ dolayısıyla ‘’çok güzel, değerli, zor erişebilen’’ besinler olarak algılamasına neden olur. Çocuğun bu alışkanlığı kazanması yetişkinlikte de kendini sağlıksız besinlerle ödüllendirmesi ile sonuçlanır (‘’Çalışmamı bitireyim hamburger – çikolata - jelibon vs. yiyeyim’’ gibi ). Bu sebeple, sağlıksız besinler hiçbir zaman ödül ve zor ulaşılabilen, değerli gıdalar olarak çocuğa sunulmamalıdır.

Özetle, yetişkinlik dönemindeki alışkanlıklara zemin hazırlaması nedeniyle okul öncesi dönemde yeterli - dengeli beslenme alışkanlığının kazanılması ve velilerin - öğretmenlerin bu dönemde yeme davranışını etkileyen unsurlar açısından uzmanlar tarafından bilgilendirilmesi gelecek nesillerin sağlığı açısından çok önemlidir. ‘’Bilinçli beslenme’’ davranışının çocuklukta kazanılmaması, gelecekte yaşanabilecek birçok sağlık sorununa zemin hazırlamaktadır. Unutmayalım ki, sağlıklı toplumların temeli sağlıklı nesillerdir. Büyümeye ve gelişmeye en açık toplumlar da ‘’Sağlıklı’’ olanlardır.

Sağlıkla Kalın…

Ailelerin ve Öğretmenlerin Faydalanabileceği Kaynaklar

  • Okul Öncesi Dönem Eğitimi Veren Kişi ve Kurumlar İçin Beslenme Eğitim Rehberi

Yazar: Türkan KUTLUAY MERDOL

  • Anne ve Çocuk Beslenmesi

Yazar: Nilgün KARAOĞLU, Gülhan EROĞLU SAMUR

  • Anne ve Çocuk Beslenmesi

Yazar: Mine ARLI, Nevin ŞANLIER, Saime KÜÇÜKKÖMÜRLER, Melek YAMAN

  • Türkiye Beslenme Rehberi – 2015 (Okul Öncesi Dönemde Beslenme Bölümü)
  • Soru ve Cevaplarla Çocuk Beslenmesi Editör: Hasan ÖZEN

Bölüm: Oyun çocuğunun (Okul Öncesi Çocukların) Beslenmesi

Bölüm Yazarı: Gülhan SAMUR

 

Diyetisyen Hürmet Küçükkatırcı

Kapadokya Üniversitesi

Sağlık Bilimleri Yüksekokulu

Beslenme ve Diyetetik Programı

Araştırma Görevlisi




E-Bülten Kayıt

Montessori Anaokulu hakkında bilgi almak için e-posta adresinizi bırakın.

Onay vermeden bu işlemi gerçekleştiremezsiniz
Kapadokya Üniversitesi veri sorumlusu sıfatıyla, verdiğiniz kişisel verilerin gizliliğini 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununa (KVKK) uygun olarak ve büyük bir hassasiyetle koruyacaktır. Kişisel verileriniz, KVKK’ya uygun olarak işlenecek, sizleri Kapadokya Üniversitesi hakkındaki gelişmelerden e-posta veya telefon yoluyla haberdar etmek için kullanılacaktır. Detaylı bilgi için tıklayınız