Erken Çocukluk Döneminde Gelişimsel Değerlendirme ve Önemi

Çocukları değerlendirmek neden önemli? Ne sıklıkla çocukları değerlendirmeliyiz? Hangi ölçme-değerlendirme aracını kullandığımız önemli mi? Tek bir araç yeterli olur mu? Yoksa birden fazla ölçme değerlendirme aracını bir arada kullanabilir miyiz?

En kıymetli varlığımız olan çocuklarımızı geleceğe en iyi şartlarda hazırlayabilmemiz, onlara okul öncesi dönemden başlayarak iyi bir eğitim vermemizle mümkün olabilir. İnsan zekâsının %75’inin okul öncesi dönemde kazanıldığı bilinci de bu önemi desteklemektedir. Okul öncesi dönemde, en iyi şekilde eğitim verilebilmesi için, çocukların gelişim durumlarının, ilgilerinin, ihtiyaçlarının, yeteneklerinin ve içinde bulunduğu çevre şartlarının çok iyi bilinmesi gerekmektedir. Ancak o zaman etkin bir eğitimden söz edilebilir. Her çocuğun doğal ve farklı bir gelişim süreci vardır. Bir çocuk, gelişim bakımından hazır olmadan bir beceriyi öğrenemez. Bu nedenle çocukla herhangi bir eğitim çalışmasına başlamadan önce, çocuğun gelişim düzeyinin saptanması önemlidir. Okul öncesi eğitimi amaçlı, sistemli ve düzenli bir eğitim ve planlama gerektirir. Bu planlama yapılırken, çocuğun gelişiminde gösterdiği şu özellikler göz önünde tutulmalıdır;

  • Çocuk, bedensel, bilişsel, sosyal ve duygusal olarak çok yönlü bir gelişim gösterir.
  • Çocuk, her gelişme alanı içerisinde belli becerileri kazanır.
  • Çocukların gelişim hızları ve gereksinimleri birbirinden farklıdır. Bu yüzden ayrı bir dikkat ister.
  • Çocuk eğitilirken, bireysel özellikleri çok iyi bilinmeli ve o ölçüde eğitime alınmalıdır.

Bu ilkeler doğrultusunda, çocuğunuzun gelişim basamaklarını tespit edebilir, 6’şar aylık periyotlarla durumunu kontrol edebilir, tamamlanmamış bir basamak varsa, uzmana başvurarak, o alanda çocuğu destekleyebilir, çocuğu daha iyi tanıyabilir ve eğitimlerine etkin bir şekilde katkıda bulunabiliriz.

Gelişim bilimi üzerine çalışan bilim insanları gelişimin ne olduğu ve nasıl bir yol izlediği konusunda yıllar boyunca farklı görüşler ortaya koymuşlardır. Son yıllarda da gelişimle ilgili konular ele alınırken disiplinler arası bir yaklaşım sergilenmesinin bir ihtiyaç olduğu benimsenmeye başlanmıştır. Bu durum gelişimin tanımlanmasında da farklılaşmalara yol açmıştır. En genel anlamıyla gelişim kavramı, organizmada biyolojik (fiziksel varlığımızdaki değişimler), sosyal (sosyal ilişkilerimizdeki değişimler), duygusal (duygusal anlayışımız ve deneyimlerimizdeki değişimler) ve bilişsel (düşünme süreçlerimizdeki değişimler) alanlar gibi farklı alanlarda gerçekleşen, kalıtım ve çevreyle etkileşimler sonucunda bireyin dünyaya uyumunu arttıran sistemli ve sürekli değişimler bütünü olarak tanımlanabilir.

Gelişimden bahsederken gelişimle ilgili temel kavramlar olan büyüme, olgunlaşma, öğrenme, hazırbulunuşluk ve kritik dönem kavramlarını bilmek gereklidir. Büyüme, vücudun sadece boy, kilo ve hacim olarak artması olup vücudun değişik organlarında değişik hızlarda gerçekleşebilir. Olgunlaşma, genlerimiz tarafından belirlenen, kontrol edilen ve öğrenme yaşantılarından bağımsız gerçekleşen bir büyüme sürecidir. Olgunlaşma kavramı çoğu zaman fiziksel gelişimle ilişkilendirilmesine rağmen tüm gelişim alanlarında gerçekleşen büyüme, gelişme ve değişimde önemli bir rol oynamaktadır. Bununla birlikte öğrenme, bireyin her türlü çevresel faktörün etkisiyle edindiği deneyimler ve bunun sonucunda bireyde meydana gelen kalıcı izli değişikliklerdir. Hazırbulunuşluk ise, belli bir öğrenme faaliyetini gerçekleştirebilmek için bilişsel, sosyal, fiziksel ve duyuşsal olarak hazır olma hali olarak tanımlanabilir. İnsanoğlu bazı gelişim dönemlerinde ve yaşlarda belli tür öğrenmelere karşı yüksek duyarlılık gösterme eğilimindedir ve bu dönemler kritik dönem olarak tanımlanmaktadır.

Değerlendirme; çocukların öğrenme ve gelişimine ilişkin sürekli olarak veri toplama ve bunun ardından öğretime ilişkin doğru kararlar verme amacıyla elde edilen bilgileri düzenleyip yorumlama süreci olarak tanımlanabilir. Son yıllarda erken çocukluk döneminin öneminin anlaşılması ve bu doğrultuda bu dönem eğitimine verilen önemin artmasıyla beraber çocukların, eğitim ortamları ve programlarının değerlendirilmesine yönelik çalışmalar da artmıştır. Bu kapsamda devlet kurumları, özel kurumlar ve alanda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları tarafından çok yönlü çalışmalar yürütülmektedir. Bu çalışmaların öncelikli amacı dezavantajlı çocukların eksikliklerini giderek akranları ile eşit fırsata sahip olmasını sağlamaktır. Bunun yanı sıra tüm çocukların ve çocukların eğitim sürecine dâhil olan paydaş unsurların değerlendirilmesi ve değerlendirmeler sonucunda gerekli düzenleme ve müdahalelerin yapılması da amaçlanmaktadır.

Çocuklar motor, bilişsel, sosyal-duygusal ve dil olmak üzere dört alanda gelişim göstermektedirler. Gelişimde bireysel farklılıklar söz konusu olduğundan, hiçbir çocuğun bahsedilen gelişim alanlarından hiçbirinde gösterdikleri gelişim hızı birbirinin aynı değildir. Ayrıca her çocuğun ailesi, kültürel ve yaşantısal geçmişi birbirinden farklıdır. Bu nedenle erken çocukluk döneminde “tek tip” değerlendirme bu dönem çocuğunun ihtiyaçlarını belirlemek ve karşılamak için yeterli olmayacaktır. Değerlendirme yapılırken öncelikle değerlendirilecek beceri ya da becerilerin neler olduğu belirlenmeli ve sonrasında değerlendirme için en uygun yöntem ya da yöntemler seçilmelidir.

Erken çocuklukta kullanılabilecek değerlendirme yöntemlerini belirlemek amacıyla yapılan çalışmalar sonucunda bu alanda çalışmalar yürüten ve alana yön veren dünya çapında dört önemli kuruluş olan Division for Early Childhood (DEC), National Association for the Education of Young Children(NAEYC), National Education Goals Panel (NEGP) ve Head Start National Reporting System(NRS) tarafından iki ana başlık belirlenmiştir. Birincisi erken çocukluk döneminde çok yönlü yöntemlerin kullanılması yani “Çoklu Yöntem”, ikincisi ise “Otantik Yöntem”dir.

Çocuğu değerlendirme türlerinden her biri, değerlendirmenin nasıl ve ne zaman yapılacağını farklı şekillerde etkiler. En geniş anlamı ile değerlendirme “şekillendirici” ve “ düzey belirleyici” olarak ikiye ayrılabilir. Şekillendirici değerlendirme, çocukları doğru biçimde ve miktarda desteklemek amacıyla onların öğrendikleri hakkında bilgi toplama sürecidir. Şekillendirici değerlendirmeden elde edilen bilgiler öğretim ve öğrenme sürecinde atılacak sonraki adımların belirlenmesine yardım eder. Düzey belirleyici değerlendirme, eğitimsel deneyimin sonucunda eğitimin etkisini özetlemek ve değerlendirebilmek için çocuğun öğrendiklerinin değerlendirilmesi sürecidir.

Son olarak söylenebilecek nokta; doğum öncesi dönemden başlayarak, çocuklarımızın gelişimini etkili, doğru materyaller ile desteklemeye çalışmak olabilir. Doğru ve etkili materyaller ile ilgili olarak da, alanında eğitim almış, doğru bir uzman görüşü almak en doğrusu olacaktır.

 

Öğr. Gör. Nagehan AVCI

Kapadokya Meslek Yüksekokulu

Çocuk Gelişimi Önlisans Programı

Örgün Öğretim-Program Sorumlusu / Aile Danışmanı




E-Bülten Kayıt

Montessori Anaokulu hakkında bilgi almak için e-posta adresinizi bırakın.

Onay vermeden bu işlemi gerçekleştiremezsiniz
Kapadokya Üniversitesi veri sorumlusu sıfatıyla, verdiğiniz kişisel verilerin gizliliğini 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununa (KVKK) uygun olarak ve büyük bir hassasiyetle koruyacaktır. Kişisel verileriniz, KVKK’ya uygun olarak işlenecek, sizleri Kapadokya Üniversitesi hakkındaki gelişmelerden e-posta veya telefon yoluyla haberdar etmek için kullanılacaktır. Detaylı bilgi için tıklayınız