Çocuklar ve Korkular

‘Selim dört yaşındadır ve kısa bir süre önce anaokuluna başlamıştır. Selim’in öğretmeni, onun genellikle yalnız oynadığını ve diğer çocuklarla iletişim kurmaktan kaçındığını fark etmiştir. Selim çok utangaç ve içine kapanıktır. Annesi sabahları onu okula bırakmak için geldiğinde adeta annesine yapışmakta, ağlamakta ve öfke nöbeti geçirmektedir. Bu nedenle Selim’in annesi bazen sınıfta onunla birlikte kalmaktadır. Ayrıca annesi Selim’in karanlıktan korktuğunu ve kâbuslar gördüğünü söylemektedir. Annesi Selim’in öğretmenine, onun anaokulu için küçük olup olmadığını sormaktadır.’

 

Özellikle okul öncesi ve anaokulu dönemlerinde çocuklar korkularını kelimeler ile ifade edememekte ve genellikle karın ağrısı gibi fiziksel belirtilerle veya öfke nöbetleri, kaçınma veya içe kapanma gibi davranışlarla dışa vurabilmektedirler. Ancak bu dönemlerde görülen korkular, bir problem olmaktan çok, büyümenin bir parçası olarak görülmekte ve hemen hemen her çocukta gözlenebilmektedir.

Her ne kadar normal gelişimin bir parçası da olsa, bu gibi durumda ne yapacağınızı bilememek kaygı hissetmenize neden olabilir. Öncelikle unutulmaması gerekir ki, her durumda, çocuğunuza korkularıyla yüzleşebilmesi için gerekli olan stratejiler, durumla yüzleşmeyi içermektedir, kaçınmayı değil. Köpeklerden, yüzme havuzundan, okuldan kaçınmak veya çocuğu evde tutarak korumaya çalışmak, problemi sadece daha da kötüleştirir. Peki, çocuğunuzun korkuları ile başa çıkması için neler yapabilirsiniz? Aşağıda bazı ipuçları bulabilirsiniz:

Sabırlı olun ve güven verin: Çocuğunuzun herhangi bir korkusunu ifade edebilmesi için, öncelikle yargılanmadığına inanması gerekir. Çocuğunuza korkularıyla ilgili baskı yapmayın, onu cezalandırmayın, azarlamayın veya utandırmayın. Çünkü bu yaklaşımlar, çocuğunuzun kendini yetersiz hissetmesine ve daha çok kaygı yaşamasına neden olur. Okulla ilgili korkular için, çocuğunuzun öğretmeni ile iletişime geçerek onun çocuğunuz için destekleyici olduğundan ve çocuğunuzun diğer çocuklar tarafından zorbalığa maruz kalmadığından emin olun. Daha sonra çocuğunuza, bu durumla başa çıkacak yeteneğe sahip olduğu hakkında güven verin. Örneğin çocuğunuza, ‘Şu an okulun senin için biraz ürkütücü olduğunu biliyorum, fakat ben eminim ki sen cesur olabilirsin. Bu durum her geçen gün senin için kolaylaşacak. Eminim, çok yakında yeni arkadaşlar edinmeye başlayacaksın’ gibi ifadeler söyleyebilirsiniz.

Cesur davranışlarını övün: Kendinizi çocuğunuzun ‘koçu’ olarak düşünün ve ebeveyn olarak çocuğunuzun ‘gelişen’ davranışlarını cesaretlendirin. Bir başka ifade ile çocuğunuz bir risk aldığında, yeni bir şey denediğinde veya yeni bir arkadaş edindiğinde onu övün. Örneğin çocuğunuza, ‘Öğretmenin, bugün seni okula bıraktığımda hiç ağlamadığını söyledi. Sen gerçekten büyüyorsun!’ gibi ifadeler söyleyebilirsiniz.

Öfke nöbetlerini görmezden gelin: Bazen ebeveynler çocuğun öfke nöbetlerine gereğinden fazla odaklanarak, farkında olmadan bu davranışı pekiştirebilmektedir. Bu nedenle çocuğa destek olmak ile bu olumsuz davranışlara çok odaklanmak arasında dengeli olmaya özen gösterin. Örneğin, çocuğunuzu okula bırakırken öfke nöbeti geçirdiğini gördüğünüzde, ‘Bugün okulda arkadaşlarınla birlikte harika vakit geçireceğine eminim. Ahmet’e bak, senin çok sevdiğin kamyonla oynuyor. Sen de onunla birlikte oynamaya ne dersin? Seni akşam 17.00’de almaya geleceğim’ gibi ifadelerle dikkatini başka bir yöne çekmeye çalışabilirsiniz. Çocuğunuza, geri döneceğinize dair güven verdikten sonra, onun öfke nöbetine aldırış etmeden okuldan ayrılın. Bu birçok ebeveyn için zor olmaktadır. Ancak unutmayın, eğer okulda kalırsanız ve çocuğunuzla öfke nöbeti hakkında konuşursanız, çocuğunuz, öfke nöbetlerinin, sizi okulda tutmak için işe yaradığını öğrenir!

Model olun: Çocuğunuzun sizi ve çevrenizdekileri model alarak öğrendiğini unutmayın. Eğer siz çocuğunuzun yanında sosyal ortamlardan, böceklerden, belirli durumlardan veya çocuğunuzun okula gitmesinden korktuğunuzu ifade ediyorsanız, çocuğunuz bu korkuları sizden öğrenecektir. Bu durumlar hakkında kaygı duysanız bile, çocuğunuzun önünde kendinizden emin davranmaya çalışın.

Kendi kendine olumlu konuşmayı öğretin: Kendiniz model olarak, çocuğunuza kendi kendisi ile olumlu ifadelerle konuşmayı öğretin. Örneğin, ‘Mutfak karanlık ama ben cesurum ve korkmadan su alıp gelebilirim’ gibi ifadeler kullanabilirsiniz. Çocuğunuz sizi gözlemleyerek kendi ile olumlu konuşmayı öğrenecek ve ihtiyaç duyduğu durumlarda kullanabilecektir.

Sosyal becerileri öğretin: Çocuğunuzun arkadaşlarını eve davet edin ve onlar oynarken sosyal becerilerini geliştirme ve arkadaşça etkileşim kurma hakkında çocuğunuza koçluk yapın. Çocuğunuzun kendini sosyal olarak yeterli hissetmesi korkularını azaltacaktır.

Anne ve babanın birbirlerinden farklı tutumlar sergilemesi, çocukların olumsuz duygular geliştirmelerine ve davranış problemleri göstermelerine neden olabilmektedir. Bu nedenle eşinizle çocuğunuzun korkuları hakkında konuşmanız ve bu süreçte tutarlı ve sabırlı davranmanız, çocuğunuzun duygularını kontrol edebilmesi, doğru davranışı öğrenmesi ve geliştirmesi için son derece önemlidir. Eğer tüm çabanıza rağmen çocuğunuzun korkuları devam ediyorsa, bir psikolojik danışmandan veya çocuk psikoloğundan yardım alabilirsiniz.

 

Dr. Öğr. Üyesi Rumeysa Hoşoğlu

Kapadokya Üniversitesi

Sağlık Bilimleri Yüksekokulu

Çocuk Gelişimi Bölümü




E-Bülten Kayıt

Montessori Anaokulu hakkında bilgi almak için e-posta adresinizi bırakın.

Onay vermeden bu işlemi gerçekleştiremezsiniz
Kapadokya Üniversitesi veri sorumlusu sıfatıyla, verdiğiniz kişisel verilerin gizliliğini 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununa (KVKK) uygun olarak ve büyük bir hassasiyetle koruyacaktır. Kişisel verileriniz, KVKK’ya uygun olarak işlenecek, sizleri Kapadokya Üniversitesi hakkındaki gelişmelerden e-posta veya telefon yoluyla haberdar etmek için kullanılacaktır. Detaylı bilgi için tıklayınız